İYİ NEDİR? KÖTÜ NEDİR?
Kelimat Sanat Galerisi
Gombrich, ‘Resimde Anlam Sorunu’ adlı kitabında, Bosch’un ’ Yeryüzü Zevkleri Bahçesi ’üzerine yapılan yorumları incelikle çürütür. Bu yapıt uzun zaman boyunca yaratılış ya da cennetle ilişkilendirilmiştir.
Yapı üzerine sorduğu sorular, eksik parçanın bulunmasıyla bir anda yanıtlarını bulur. Eksik parça Nuh’un gemisidir ve gemi olması gereken yere yerleştiğinde yapıtın bir zevk bahçesini değil, tufandan biraz öncesini betimlediği ortaya çıkar. Bosch yaratılışa güzelleme yapmamış, insana dair ahlaki bir sorgulamayı yüzeye taşımış, eserini etik üzerine bir derse dönüştürmüştür. İyi ve kötü insanlığın sorguladığı ilk kavramlardan biri olsa gerek. Ezberlenmiş ahlaki yargıların ötesine geçtiğimizde bilmenin, fark etmenin sonucudur sadece bu iki kavram. Biraz ilerisinde ise sadece diğerine değil, bene de ait olduğunu fark etmenin derin acısı, kabullenişi, çelişkisidir.
Sema Maşkılı, bu sergideki yapıtlarında bir kez daha iyi ve kötünün sorgulamasını yapıyor. kendi diliyle, dışarıdan ve içeriden bakarak, kendini yapıta katarak.
Sanatçının tanımlanmamış mekanlarına yerleştirdiği figürleri, korku, endişe, umutsuzluk, şaşkınlık arasında gidip gelen ifadeleri ile bilmenin, fark etmenin arasında gidip gelen bir anlatıyı sergiliyor.
Maşkılı, kompozisyonlarında ne kadar figürü öne çıkarsa da genel kurguyla kendi ikonografisini oluşturuyor. Bosch’un yeryüzü zevkleri bahçesinde olduğu gibi Batının klasik dönem eserlerinde sıkça karşımıza çıkan alegorik anlatımı, onlardan çok sonra yapıtında yeniden kurgulayarak simgesel anlatımın olanaklarını araştırıyor.
İyi ve kötü gibi birbirine çok zıt görünen iki kavramı içinde barındıran ,o sonsuz gidiş geliş arasında ara duraklara uğrayan bu tekinsiz figürler, mekânın hem dışında hem içinde oluşlarıyla da kendi çelişkilerini yansıtıyorlar.
Dışarıdalar çünkü oldukları yerden çok uzak, aidiyeti olmayan, kendi içlerine kapanan kimliklerin temsiline dönüşüyorlar.
İçindeler, çünkü kimliklerin parçalanmasını fona yansıtıyorlar
Fondaki acık koyu geçişleri, ansızın ortaya çıkan blok renkler, belirsiz kompozisyonda dengeyi sağlarken tam karşıtında biraz sonra ayaklarımızın altından çekiliverecek yeryüzünün simgesine dönüşüyorlar.
Sema Maşkılı plastiğin dilini anlatımcılıkla bir araya getirirken, yoruma ilişkin olasılıklara dairde kapılar aralıyor. Sorduğu sorulara cevap vermiyor. Sadece soruyor.
İzleyiciyi sonsuz arayışında yanıtsız bırakıyor. Başka bir deyişle eksik parçayı bulmak, bir kez daha sorgulayan ve araştıran göze kalıyor.
Son bir dipnot: Bosch’un eserinde eksik olan elle tutulur bir parçaydı ve yerine oturmuştu, zihnin derinliklerinde aranan ise hala soru…
Nilgün Yüksel ,
Aralık 2016